29 Mart 2009 Pazar

demos ve kratos

Karşımda duran yeni yapılmış, güzel mi çirkin mi olduğuna henüz karar veremediğim binaya bakıyorum. Aklımda tek bir soru var: Demos halk demekti ama Kratos ne demekti? Orta okuldaki vatandaşlık dersi, dolayısıyla doğan hoca aklıma geliyor. Hayalimde ‘Demos halg, gratos…’ diyor, ama ne yazık ki hayalin orası kopuyor. Zaten gırıggale şivesiyle yunanca kelimeler manasını yitiriyor. Binaya giriyorum, binyüzondokuzuncu sandık… İnanılmaz bir sıra var, demek ki kratos sıra demekmiş diyorum içimden. Sırada herkes var: Komşular, çocuklar, robert deniro’ya benzeyen bakkal abi, mahallenin delikanlıları, tikiler… Sormam gerekmediği halde sıranın sonunda duran mahalle delikanlısına ‘binyüzondokuzuncu sandığın sırası mı’ diye soruyorum ‘evet’ diyor. Hemen analitik düşünüyorum: yaklaşık otuz kişi var, ortalama üçer dakikadan oy verseler, kafadan bi buçuk saat burdayım. Vakit geçmek bilmiyor, tırnağımı yemeye başlıyorum. Arkama biri geliyor hemen malum soruyu yapıştırıyor: ‘binyüzondokuzuncu sandığın sırası mı’, afallıyorum, evet deme sırasının bana geçtiğini üç saniye sonra farkedip cevap veriyorum. Çocuklar yanımdan koşturuyor, 2/C sınıfının önündeyim, binayı süzmeye başlıyorum. Estetikten yoksun ızgaralı florasana gözüm ilişiyor, karar veriyorum çirkin bir bina. Ben böyleyim, hemen yargılar hükmünü veririm, ayağınızı denk alın. Şimdi sıra sende önümde duran kıvırcık saçlı adam. Niye sürekli cevabını bildiğin şeyleri soru cümlesi haline getiriyorsun? ‘Sabah gelsek bu kadar sıra olmazdı, değil mi?’, ‘Şimdi buradakilerin hepsi bizim sokaktakiler, değil mi?’. Kızılcık sopası taşımam lazım yanımda. Tırnak yetmiyor, her bahar dökülmeye başlayan avuç içi derimi koparmaya başlıyorum. Bu arada genç yaşlı herkes mahallenin delikanlısına selam veriyor. Ne alaka? Bu adamların tek olayı trafonun yanında durup, ot içip, mahallede gereksiz gerilim yaratmak değil mi? Niye insanlar bu kadar seviyolar bunları? Neyse, beyni boşa al, vaktin geçmesini bekle. Biraz ilerliyorum. Çok garip diyorum içimden, biraz sonra oy kullanacağım ve birine bana ikametgah verme sorumluluğu vereceğim. Bir yıl sonra büyük ihtimalle burada olmayacağım aklıma geliyor, sıradan çekip gidesim geliyor ama gitmiyorum. Kanyağım yanımda olsaydı keşke diye düşünürken sıranın başına geliyorum. İki tane genç çocuk geliyor yanıma: mahallenin delikanlısı adayları. Diğer delikanlıya selamı çakıp bana dönüyorlar, bi tanesi ‘Abim bi kıyak yap da muhtarlık için şuna ver oyunu.’ diyor. Gülüyorum, içimden keşke mahalle delikanlılarını da yerel seçimde belirlesek diyorum. Sonra seçim vaatlerinde ‘mahallenin delikanlılarını zehirleme veya kısırlaştırma’ gibi bir ibare olan bir muhtar adayı var mıydı diye düşünüyorum. O sırada içerden birisi sıradan bir kişi alabiliriz diyor, içeri giriyorum. Oy verip dışarı çıktığımda aklımda halen tek bir soru olduğunu farkediyorum: Demos halk demekti ama Kratos ne demekti?

1 yorum:

- dedi ki...

iktidar

Yorum Gönder