28 Ekim 2008 Salı

‘kim’ ‘kiminle’ ‘ne zaman’ ‘nasıl’ ‘ne yapıyordu’

Ben bir arkadaşımla bu akşam esrik bir vaziyette film izlemeye gittim.
(Fazla değil ama bir takım insanlardan nefret edebilmem için yeterli bir doz almıştım.)

Nuri Bilge ekibiyle birlikte beyazperdede bu sefer gerçekten iyi bir iş çıkarmıştı.
(En iyi yönetmen ödülünü niye aldığı filmin her karesinden belliydi.)

Fakat yanımızdaki hödük ve kız arkadaşı sinemada film boyunca lüzumsuz yorumlar yaptılar.
(Bu yurdum insanları yan salonda oynayan – ve bunların zeka yaşının yeteceği – filme gitmektense talihin garip bir cilvesi sonucu bu güzelim filme gelmeye karar vermişlerdi.)

Ben arkadaşımla beraber koltuklarımızda film arasına kadar büyük metanet gösterdik.
(Ben zaten böyle olacağını baştan sezip ‘abi o filmi o sinemada izlemeyelim istersen’ demiştim. Akılsız başın cezasını bu sefer kafa sikilmesi olarak görüyorduk.)

Ancak bu hödük dişisiyle beraber yanımızda ikinci yarıda da sürekli konuştu.
(Hatta film biterken erkeğimiz ‘ne kadar anlaşılmaz, o kadar iyi!’ diyebilecek kadar öz güvene sahipti. Oysa ki filmde bana göre anlaşılamayacak en ufak bir nokta yoktu.)

Neyse gel gelelim sadede. Bu güzel geceyi bize yaşatan, hödüklerle dolu, yasaklı, giderek nefret ettiğim ‘yalnız ve güzel ülkeme’ buradan teşekkür etmek istiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder